Gürkan Boztepe – Pastırmalı Fitness

Kastamonu pastırmasının bana hediye gelmesi elbette bu Pazar mükemmel bir kahvaltının ilk ayak sesleri oldu.

Kars’dan kaşar peyniri, Çengelköy’den taze dil peyniri, sıcak simit, çay, kahve derken ortaya mükemmel Türk kahvaltısı çıkmaya başladı.

Bunlara zeytin ve yumurta, en son da Ordu Ünye’den hediye gelen fındık ezmesi de eklenince Cihangir’deki kahvaltı salonlarından daha iyi bir kahvaltı kombini elde etmiştim.

Hafta içi yoğun geçen yeme seansları, tadım sohbetleri, menü danışmanlıkları, markalaşmak isteyen kişiler ve mekanlar ile ilgili sektörde fark getirmek için dünya vizyonu ile fark getirmeye çalışmak insanı yoruyor.

Tek tatil günüm Pazar da eğlencem iyi bir kahvaltı. Kastamonu İzbeli Çiftliği sahibi Serdar İzbeli kardeşim her geldiğinde eli dolu gelir. Kendisi aynı zamanda orada Sanayi Odası Başkanı. En kötü cebinden köy yumurtası çıkartır hediye eder. Bu sefer yine mükemmel Kastamonu Pastırması ile geldi. Ben de bir haftadır tüketiyorum. Bu Pazar gününün extra bir özelliği sadece yiyip spora gitmem oldu.

Nedense ortalık genelde çok kalabalık olur ama bu Pazar hiçbir istasyonda beklemedim desem yeridir.

Genelde gençler iki sebepten bu salonlara gidiyor. Bazıları güzel kız bulmak; kızlar da zengin – yapılı erkek bulmak gibi. Ama bizim yaşımızdakiler tek bir amaç için gidiyor; fit kalabilmek…

Hele benim gibi işi sürekli gezmek, tatmak olan marka doktoru ve GTD Başkanın fit kalabilmesi kolay değil. 10 yıl önceki fotolara bakıyorum da çok daha fit olmalıyım .(Tabi 55 yaş kategorisine göre değerlenirmek de lazım.)

Benim tek amacım fit kalabilmek, karnımda baklavalar yapmak değil…

Şimdi gelelim Kastamonu Pastırması ile Kayseri pastırması farkına bitmeyen polemik…

Pastırmanın Anavatanı Kim? Kastamonu mu Kayseri mi?

Türkiye’de iki şeyin kavgası bitmez: Biri hangi şehrin en iyi baklavayı yaptığı, diğeri ise pastırmanın asıl sahibinin kim olduğu. Gelin bugün mideye dokunan bu millî meseleye dürüst bakalım.

Kayserililer, “Pastırmanın patenti bizde,” diye konuşurken , Kastamonulular soğukkanlı bir şekilde, “Bizim pastırmamız doğal, katkısız, saman kokmaz,” diyerek Kayserililere taş atıyor. Peki işin gerçeği ne?

Kayseri pastırması, çemen kokusuyla kendini belli eder. Çemeni bol, baharatı cesur, biraz daha yağlı ve yumuşaktır. Lokum gibi kesilir, damakta dağılır. Anadolu insanının alaturka lüks tanımıdır. Ancak Kastamonu pastırması bambaşka bir alem. Özellikle “Taşköprü sarımsağıyla yapılan çemenin lezzeti,” diyen Kastamonulular, Kayseri pastırmasını görünce “Bu pastırma değil, çemenli et” diyebiliyor.

Kastamonu pastırması daha ince, daha sert, elle kesiliri daha kırmızı. Çemeni Kayseri’ye göre daha azdır ama et tadı kendini güçlü şekilde hissettirir. Kastamonulular, pastırmayı çemene gömmekten ziyade eti başrole koyar. “Biz pastırmaya makyaj yapmayız,” derler.

Kayserililer ise bu lafa içerlenir:

“Sizinki taş gibi, diş kırıyor, bizimki lokum gibi,”

derler ve tartışma alevlenir.

Kastamonulular buna cevaben:

“Sizinki lokum gibi değil, çemen topu gibi. Pastırma et kokmalı, çemen değil.”

Dışarıdan bakanlar ise ikisini de yer, susar. Çünkü iki şehir de haklıdır; sadece damak hafızaları farklıdır. Ancak bir gerçek var ki; Kayseri pastırması market pastırmalarını, Kastamonu pastırması da Anadolu’nun köy pastırmalarını temsil eder.

 

Hangi pastırma daha iyi?

• Kayseri pastırması, pazar günü kahvaltılarına lüks kaçan, yumuşacık, bol çemenli ve ekmek banmalık lezzet.

• Kastamonu pastırması, Karadeniz’in sert iklimi gibi güçlü, “Ben pastırmayım kardeşim, salam değilim!” diyen bir Anadolu gerçeği.

 

Sonuç mu? Kavga bitmez.

Pastırma polemiği , devam edecek .

 

Buradan çıkan sonuç; nerden gelirse gelsin pastırma yiyerek yaz sıcağında Fitness Center’a gitmeyin derim. Gerçi ortalık bomboş oluyor böylece ama karar sizin…

 

Bu haftalık benden bu kadar kalın sağlıcakla… 

Başa dön tuşu